İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ ÖĞRENCİSİ OLUYORUM
Yıl 1954 ve ben ‘ İstanbul Erkek Lisesin ‘den mezun oldum. Yüksek Öğretim kurumlarından birinde öğretime devam etmek istiyorum. Ancak mali olanaklarım çok kısıtlı olduğu için de tercihlerime sınırlamalar getirmek zorundaydım. Ayrıca gerek ailemde gerekse çevremde bana yol gösterecek, tavsiyede bulunacak kimse de yoktu. Bazı arkadaşlarımın tercihlerine katılmamda, İstanbul dışında bir tercih yapmam da ekonomik nedenlerden dolayı mümkün değildi.
1954 Ekim ayında Ön kayıt işlemleri için İstanbul Üniversitesine başvuruda bulundum: Tercihimi Matematik – Fizik olarak yaptım. Ön kayıt işlemlerinin tamamlanmasından sonra ön kayıt yaptıran adaylar için sınav tarihleri ve sınava girilecek yerleri belirten listeler ilan edildi. Ancak Matematik bölümü için ön kayıt yaptıran adayların hepsi, bölüm kontenjanı dolmadığı için, sınavsız kabul edilmişlerdi.
1 Kasım 1954 pazartesi günü İstanbul Üniversitesinde öğretim başladı. Panolardan Matematik bölümünde ilk dersin Analitik Geometri olduğunu ve dersin Ord. Prof. Dr. Cahit Arf tarafından dershane 1 de verileceğini öğrendim. Fen Fakültesi ile Edebiyat Fakültesi bitişik olarak Koska – vezneciler arasında inşa edilmiş modern ve büyük bir binadır. Fen Fakültesi binanın Vezneciler tarafında, Edebiyat Fakültesi ise binanın Koska tarafında bulunuyorlardı.
Matematik Bölümünü ( Matematik dalını) seçenler ikinci bir disiplin de seçmek zorunda idiler. Bu yönlendirmeye göre yapılan tercih sonucunda,
Dalları oluşuyordu. Birincilere esas dal, ikincilere ise yedek dal deniliyordu. Her dersin Bir kredi notu vardı. Mezuniyet için esas daldan % 60 – 70, yedek daldan ise % 40 – 30 arasında olmak üzere toplam 100 kredi notu almak gerekiyordu. Bu koşullara uyanlara ayrıca ‘öğretime elverişlidir ‘ sertifikası veriliyordu. Ben Matematik – Fizik dalını tercih etmiştim. 1 Kasım( 1954 – 1955 ) günü ilk derste bulunmak üzere, Fen fakültesine Vezneciler yönünden girdim ve üçüncü kattaki dershane 1 de bir sıraya oturdum. Sınıfın Ön ve arkada olmak üzere iki kapısı vardı. Garip bir merak ve gittikçe artan bir heyecan içinde dersi verecek olan Cahit Arf Hocayı beklemeğe başladım. Doğrusunu söylemek gerekirse hocanın isminin başındaki Ord. Prof. Dr. Kısaltılmış kelimelerinin anlamını henüz bilmiyordum.
Nihayet sınıfın ön kapısı açıldı ve İstanbul Üniversitesinin açılışında gördüğüm giysilerden birini giymiş olan Ord. Prof. Dr. Cahit Arf sınıfa girdi. Kısa bir konuşmadan sonra hemen sonra Analitik Geometri adlı derse başladı. Dersin yarısında verilen 10 dakikalık aradan sonra tekrar sınıfa gelen Cahit Arf Hoca tören giysisi olan cübbeyi çıkartmıştı. Tuhaf amma değişiklik beni üzmüştü. Daha sonra cübbe denilen ve akademik unvanlara ait olan giysinin Üniversitelerin açılışlarında, ilk derslerde ve törenlerde giyildiklerini öğrendim.
İlk dersimize giren Ord. Prof. Dr. Cahit Arf hocamız başta olmak üzere,
Matematik öğretim üyeleri eğitim ve öğretim kulvarında bizleri yetiştirmek için birbiriyle yarıştılar. Yukarıda belirttiğim öğretim üyelerinin bir kısmının fiili öğrencisi oldum. Diğer Bir kısmı ile seminer ve diğer bilimsel çalışmalarda kendilerinden sınırsız bilimsel destek aldık. En büyük eksiğimiz, hatta derdimiz kitap bulamamak idi. Bu kitap sıkıntımızı kısmen kitaplıklardan, hocalarımızın lütfettiği kitaplardan fotokopi alarak veya tutulan ders notlarını teksir ederek gidermeğe çalıştık. Bilhassa Analitik Geometri dersinden, dersin hocası Ord. Prof. Dr. Cahit Arf ‘ ın bize göre hızlı anlatımından ve yazı tahtasını az kullanımından kaynaklanan ciddi sorunlarla karşılaşıyorduk. Hele hele hocamız sol elinin baş, işaret, orta parmaklarını birbirine dik şekle getirdikten ve üzerlerine i, j, k birim vektörlerini yerleştirdikten sonra oluşturduğu referans sistemini kullanarak analitik geometriyi inşa ediyordu. Bu anlatım şekline alışık değildik. Zihnen takip edemiyorduk ve not tutamıyorduk. Aramızda yaptığımız görüşmede Hocamızdan teksir edilmek üzere ders notları vermesini talebinde bulunduk. Anımsadığıma göre ben,
Sınıf Mevcudu 150 – 200 kadardı. Ancak bunların çoğu Matematik, Fizik, kimya, Astronomi dallarından birini seçen öğrenciler olmadıklarını geçen süreç içinde öğrendik. Bu öğrenciler çoğu Matematik dalı derslerini terk edip, Kendileri için açılan Yüksek Matematik1, Yüksek Matematik 2 derslerini aldılar. Böylece sınıf mevcudumuz 50 ‘ nin altına düşmüştü.
Öğretim sınıf sistemine göre yapılmamaktaydı. Dersler mecburi ve seçmeli olmak üzere iki gurupta toplanıyordu. Her dersin bir kredisi vardı. 100 kredi notunu tamamlayan öğrenci mezuniyeti hak ediyordu. Kredi sistemi farklı sınıflardaki öğrencilerin aynı derslerdeki öğrencilerin bir araya gelmelerine, tanışmalarına, bilimsel yardımlaşmalarına ve 100 kredi notunu dört yıldan önce tamamlayanlara da erken mezun olmak olanaklarını sağlıyordu. Ancak kredi notunu erken dolduran bu gibi öğrenciler diplomalarını dördüncü yılsonunda alabiliyorlardı. Sınıf arkadaşımız AHMET YÜKSEL ÖZEMRE Fakülteyi iki buçuk yılda 100 krediyi tamamlayarak mezun oldu. Diplomasını alması için bir buçuk yıl beklemesi gereken Ahmet Yüksel Özemre Üniversitemiz tarafından Fransa’ya (Paris) gönderildi. Fransızca. İngilizce, İtalyanca, başta olmak 7 dil bilen arkadaşımız Üniversiteye Atom Mühendisi olarak döndü ve asistan oldu. Erken Kaybettiğimiz Ahmet Yüksel Özemre ‘ ye Rahmet Diliyorum. Seçmeli derslerde bir araya geldiğimiz üst sınıflardan Özden Çelik, Cengiz Aydın, alt sınıflardan Çetin Ertek, İrfan Gündüz, Ömüral arıkan. Ayten hanım, Süheyla hanım dikkat çeken arkadaşlarımızdı.
Dönem Arkadaşlarımızdan bir kısmı ertesi yıl tekrar Üniversite giriş sınavlarına girerek başka başka fakültelere gittiler. Anımsadığım kadarıyla dönemimizden15 öğrenci mezun oldu.